İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları’nın merakla beklenen oyunu; Bilgesu Erenus’un yazdığı, Yelda Baskın’ın yönettiği Yaftalı Tabut, seyirciyle buluştu.
6 Ekim 2021 Çarşamba günü Fatih Reşat Nuri Sahnesi’nde ilk gösterimi yapılan oyunda seyirciler Fatma Nudiye Yalçı’nın hayatının dönüm noktalarına tanıklık ettiler.
İlk gösterime oyunun yazarı Bilgesu Erenus, Bilgesu Erenus’un oğlu Sanatçı Ali Erenus, gelini Ressam, Sanat Yazarı Özlem Kalkan Erenus, Gazeteci, Öğretmen Neylan Doğan, Fatma Nudiye Yalçı “Hayatı ve Eserleri” kitabının yazarı Ahmet Kale, Şehir Tiyatroları Müdürü Ceyhun Ünlü, Genel Sanat Yönetmeni Mehmet Ergen, Sahne Direktörü Ayşegül İşsever, Müdür Yardımcıları Oytun Askeroğlu, Mehmet Karaosman’ın yanı sıra birçok sanatçı katıldı.
Dramaturgisini Gökhan Aktemur’un, koreografisini Senem Oluz’un, müziğini Burçak Çöllü’nün, dekor-kostüm tasarımını Nihal Kaplangı’nın, ışık tasarımını Murat Özdemir’in, efekt tasarımını Gökçe Selim’in yaptığı, fotoğraflarını Ahmet Çelikbaş’ın çektiği oyunda Bensu Orhunöz, Ceren Hacımuratoğlu, Lale Kabul, Nazan Yatgın Palabıyık, Selin Türkmen, Şenay Bağ, Yeşim Mazıcıoğlu rol alıyor.
Erkek egemen bir dünyada, okuyan ve sorgulayan bir kadının hayat hikâyesinin anlatıldığı oyun; ayrıntılı bir tarihsel araştırmanın sahne üzerinde dramatik malzemeye dönüştürülmesi, müzik ve koreografinin uyumuyla, Bilgesu Erenus’un oyun evreninin geçişli, esnek ve sorgulayan yanını açık edecek bir “seyirlik” halinde anlatılıyor. Fatma Nudiye Yalçı’nın hayatının farklı dönemlerinde kendisine yakıştırılan “yafta’larla mücadelesi, toplumsal mücadelesi ve özgürlük arayışının, aşkının ve tutkusunun başarılı bir şekilde sahneye yansıtıldığı Yaftalı Tabut, sadeliğiyle, oyunculuğa yaslanan rejisiyle ve “anlatı” geleneğini koruyan üslubuyla seyircinin beğenisini kazandı.
Oyun, 7-9 Ekim 2021 tarihleri arasında Fatih Reşat Nuri Sahnesi’nde.
Oyun Konusu
Türkiye’nin ilk kadın oyun yazarı, kuramcı, aktivist, sosyal ve siyasi yaşamın her alanında öncü Fatma Nudiye Yalçı’nın hikâyesi. 1920’lerde başlayan mücadelesine Dr. Hikmet Kıvılcımlı ve Nazım Hikmet de eşlik ediyor.
30’lu Yılların Bağımsız Aydını: Fatma Nudiye Yalçı
Fatma Nudiye Yalçı sadece bir oyun yazarı değil aynı zamanda pedagog, gazeteci, çevirmen, felsefeci ve çocuk öyküsü yazarı. 1904’de varlıklı denebilecek bir ailenin çocuğu olarak doğar. Tam bir kitap kurdu; aynı zamanda meraklı, sorgulayan ve çok araştıran bir çocuktur.
Kadın yazarlar arasında repertuara alınabilecek nitelikte ilk oyunu kaleme alan Fatma Nudiye Yalçı, “Beyoğlu 1931” adlı eseriyle Türk Tiyatro Tarihi’nde yer edinir. Oyun Darülbedayi’de sahnelenmek üzere repertuara alınır ancak seyirciyle buluşamaz.
Dönemin tanınmış bütün aydınlarının toplandığı Resimli Ay çevresinde yer alır. Ve onların arasında en şöhretli isim Nizamettin Nazif’le kısa süren evliliğini, 1930’lu yılların muhafazakârlığına rağmen kendi isteğiyle boşanarak noktalar.
Ardından büyük hayranlık duyduğu ve mücadelesinden etkilendiği Hikmet Kıvılcımlı’yla aşk yaşamaya başlar. Birlikte yayınevleri kurarlar. Her türlü baskıya rağmen bilimsel sosyalizmin Türkiye’de tanınmasını sağlayacak pek çok eseri yayınlarlar. Onların yaşadığı sadece aşk değil, uzun yol arkadaşlığıdır. Karakollarda ayrı hücreler, farklı şehirlerde cezaevleri, nihayetinde aynı çatı altındaki birliktelikleri son bulsa da Doktor Hikmet başkasıyla evlense de yoldaşlıkları Fatma Nudiye ölene kadar sürer.
Fatma Nudiye aynı zamanda çocuklar için öyküler ve eğitim kitapları yazar. Babası dışında hiç asker tanımadığı halde Donanma Davası’nda, “Donanmanın disiplinini bozmak ve askeri isyana teşvik etmek” suçundan Hikmet Kıvılcımlı, Nazım Hikmet, Kemal Tahir ve Kerim Korcan’la beraber yargılanıp 10 yıl ağır hapis cezasını çarptırılır ve medeni hakları da elinden alınır.
Kendisinden iki yıl sonra tahliye olan Kıvılcımlı, Emine Hanım’la nikâh masasına otursa da mücadele arkadaşlıkları devam eder. Birlikte Vatan Partisi’ni kurarlar. Partinin Kültür Divanı Başkanı olan Fatma Nudiye, işçilerle piknikler düzenler; mitinglerde öyküler ve fıkralarla önemli kıssalar aktarır.
Menderes tarafından parti kapatıldıktan sonra Nudiye’nin çok zor geçen bir hapislik dönemi daha başlar. Psikolojisi, sağlığı bozulur fakat ona bu konuda da omuz veren yine Doktor Hikmet yurt dışında tedavi olmasını sağlar.
Fatma Nudiye, Bulgaristan’daki sürgün hayatı boyunca üretmeye devam eder. “Çok utanıyorum; bir teyzem olduğunu 61 Anayasası’nın göreceli özgürlük ortamında öğrendim” diyen tiyatro sanatçısı yeğeni Beklan Algan, Avrupa turnesine çıktığında kendisiyle buluşur. Dönüşte ise teyzesinin ölüm haberini alır.
Nihayetinde Fatma Nudiye, 30’lu yılların sosyal yaşamında, peçenin altında bilimsel sosyalizmi araştırmaya başlayan; çeviriler yapıp kitaplar yazan, bu mücadelesini partide, cezaevinde sürdüren; erkeklerin her alanda baskın olduğu bir dönemde “bağımsız” bir kadın olarak kendini var etmeyi başarmış bir aydındır. Bu mücadeleyi yaşadıkları dönemde veren kadınlar feminist hareketin desteğine ve gücüne sahip değillerdi. Fakat büyük bedeller ödeyerek açtıkları yolda bugün pek çok kadının yürümesini sağladılar.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı